Büyüyüş Üzerine BirDenemem
Özellikle bu hafta içinde derin bir sessizlik hissediyorum. Şu anda 40 yaşımdayım ancak bu duygular, geçmişte 20’li yaşlarımda da beni rahatsız ediyordu. Bu hisler hayata dair tanıdık bir rejim, tanıdık bir kompozisyon gibi geliyor. O zamanlar İstanbul’da üniversitede öğrenciydik ve hayallerimiz büyüktü. Gençliğin heyecan dolu kanı, bir yandan yaşadığımız tecrübelerle duruldukça, hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye de zorlanıyordu.
O zamanlar anlam veremediğimiz olaylar üzerinde hep şüphelerimiz vardı. Ülkede her şey altüst olurken, biz sanat okulunda öğrenciydik. Konservatuvar okuyor olmak, sadece bireysel anlamda değil, toplumsal bir sorumluluk da getiriyordu. Geleceğin sanatçıları olarak, elimizi taşın altına koyarak, doğal olarak içsel bir bağımlılıkla o karmaşanın içinde kaybolmaya başladık. O dönemlerde yaşanan korkutucu olaylar belki de hafızamızda derin yaralar açtı.
Hatırlarsınız belki, her yerde bombaların patladığı bir dönüm noktasıydı. Kalabalık yerlerde duramaz hale gelmiştim; sürekli bir anksiyete, içimde bir korku vardı. İzmir’de yaşayan ailemle her telefon görüşmesi, “Dikkat et kızım,” uyarısıyla sona eriyordu. Yine de bu yolda ne için yürüdüğümü sorguluyorum; hayallerim vardı, oldukça kıymetli ve ele avuca sığmayan düşlerimle birlikte, kaygılarım da vardı. Ülkede sanat yapmanın zor olduğunu biliyordum, fakat müzisyen olarak sanatımı icra etmeye devam ettim; kararlılığımız, arkadaşlarımla birlikte yola devam etmemizi sağladı.
O yıllarda bolca konuşuluyordu, fakat eyleme geçemeyen bir ortamda yaşadık. Sonuç olarak, bambaşka bir ülkeye gittim ve sanatımı orada sürdürdüm. Ancak içimde kalan bir eksiklik hep var oldu. Arkadaşlarım da farklı yönlere yöneldiler; bir kısmı hayallerini gerçekleştirmiş, bir kısmı ise benim gibi başka ülkelere gitmek zorunda kalmıştı. Yıllar geçmesine rağmen, o kırgın 20’li yaşlarım içimde hâlâ canlanmaya devam ediyor. Her şey daha farklı olabilirdi.
Günümüzde Türkiye’deki gençler ise benzer bir deneyim yaşıyorlar. Onların da hayalleri, inandıkları değerler var; bu çocuklar sorgulayan bir bilinçle daha iyi bir gelecek için savaşmaktalar. İki tarafa çekilmeden, özgür bir yaşam arayışları içinde, hayallerine ulaşıp hayatlarını olumlu bir şekilde geçirme arzusundalar. Geleceğimizin teminatı olan gençlerin sesine kulak vermek gerek; onları yargılamadan dinlemek, eylemlerini anlamak önemli.
Gençlerin gerçekten hayallerini gerçekleştirebildiğini, gelecek kaygısı olmadan yaşayıp yaşamadığını sorgulamak her daim aklımızda. Özgürce işlerini yapıp yapamadıkları, korkusuzca ifade edebilme imkânları var mı? Bir toplumda umudun kaybolması, yaşam amacı olmaktan geçiyor. Hayallerimiz, bizim motivasyon kaynağımız; bu gençler için hayalleri, kocaman bir yaşamın kıyısında tutunmaya çalıştıkları umut dolu bir platform.
Onlar henüz büyümeden olgunlaşmak zorundalar, bizlerde öyleydik belki ama bu döngü yine de devam ediyor. Haliyle görmekte olduğunuz gibi, çocuklarımız da büyümeden olgunlaşıyor. Yazımın başında ifade ettiğim gibi, hangi bir olayı yazayım diye düşünürken içimde derin bir sessizlik var. Ancak unutmayın ki, sessizlik bile fark edilmediği zaman en büyük çığlığa dönüşebilir. Güzel günlerde görüşmek dileğiyle…