İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 23 Mart 2025 tarihinde tutuklanmasının ardından, Türkiye genelinde büyük protestolar düzenlendi. İmamoğlu’nun tutuklanması, halk arasında ciddi bir infial yaratırken, protestolar kapsamında birçok ilde eylem yapılmaya başlandı. Eylemler sürerken, kamuoyu araştırma şirketleri de hızlıca sahaya inerek yaşanan gelişmelerin halk üzerindeki etkilerini araştırmaya koyuldu.
Bu bağlamda, SER Araştırma tarafından 24-27 Mart 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen bir anket, CHP’nin oy oranındaki artışı gözler önüne serdi. Anket sonuçlarına göre, CHP’nin oy oranı yüzde 33,8 olarak açıklandı. Bu sonuç, CHP’yi oy oranı bakımından birinci parti konumuna güvenli bir şekilde yükseltti. İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yaşanan bu gelişme, partiye olan desteğin nasıl arttığını net bir şekilde gösterdi.
AKP’nin Durumu
Anket sonuçlarına göre, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) oy oranı yüzde 30,2’de kaldı. İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonra yaşanan gelişmelerin AKP’nin oy oranına nasıl etki ettiği ise dikkat çekici bir durum. Yıllar boyunca iktidarını sürdüren AKP, halkın gözündeki itibarını kaybetmeye devam ediyor gibi görünüyor. Bu durum, İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte ortaya çıkan tepkilerin, iktidar partisini olumsuz etkilediğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmekte.
MHP’de Yaşanan Düşüş
MHP’nin (Milliyetçi Hareket Partisi) oy desteği ise Şubat ayında yüzde 8,1 iken, Mart ayında anket sonuçlarına göre yüzde 7,5’e düştü. Bu düşüş, MHP’nin seçmen desteğinde belirgin bir azalma olduğunu ortaya koyuyor. MHP, uzun süredir devam eden koalisyon hükümeti içerisinde AKP ile olan ortaklıkları sayesinde seçimlerde belirleyici bir rol oynamıştı. Ancak bu gerçekleşen düşüş, partinin geleceği hakkında soru işaretleri doğurmakta ve kamuoyunda tartışmalara yol açmakta.
Anketin sonuçları, Türkiye’deki siyasi istikrarı ve partilerin halk üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor. İmamoğlu’nun tutuklanması, sadece CHP için değil, bütün kurumsal yapılar için bir dönüm noktası olarak değerlendirilmekte. Parti içindeki dinamiklerin değişmesi, seçimlerdeki farklı sonuçlara kapı aralayabilir. Halkın sade ve bir araya gelen tepkisi ise, gelecekteki seçimlerde hangi partilerin ne ölçüde şansının olabileceğini de göstermektedir.