Dünya genelinde enflasyon ve resesyon ikilemi devam ederken, ABD Başkanı Donald Trump’ın korumacı ticaret politikaları ekonominin görünümünü etkiliyor. Bu durum, Amerikan Merkez Bankası (Fed) politikalarını daha da zorlaştırıyor. Uzmanlar, önümüzdeki aylarda Fed’in politikasının büyüme endişeleri nedeniyle enflasyon endişelerinin önüne geçebileceğini öngörüyorlar.
ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley, Anadolu Ajansı (AA) muhabirine yaptığı açıklamada, Fed için faiz indirimleri konusunda yakın gelecekte bir baskı olmadığını belirtiyor. Ancak, büyümedeki aşağı yönlü risklerin yılın ikinci yarısında yarı faiz indirimlerine işaret ettiğini vurguladı. Fed’in geçen yıl 100 baz puanlık faiz indiriminden sonra, Başkan Jerome Powell’ın politikayı daha fazla gevşetmek için acele etmediğini ifade etti. Knightley, mart ayı toplantısı için de herhangi bir değişiklik beklenmediğini söyledi.
Trump’ın harcama kesintileri ve ticarette korumacı politikalarının büyüme beklentilerini zayıflattığını belirten Knightley, bu durumun Fed’i yılın ikinci yarısında faiz indirimine zorlayabileceğini aktardı. Yıl başında ekonomik durumun iyi olduğunu ve Trump’ın vergi indirimleri ile düzenlemelerin kaldırılmasıyla büyümeyi hızlandıracağını beklediklerini vurguladı. Ancak, potansiyel olarak enflasyonu artıracak tarifeler ve göç kontrollerinin piyasalar üzerindeki hislerini olumsuz etkilediğini de kaydetti.
Trump’ın önceliklerinin hükümet harcamalarında kesintiler ve ticaret korumacılığı olduğunun altını çizen Knightley, bu durumun kamu sektöründe çalışanlar için işten çıkarmalar konusunda endişeleri artırdığına dikkat çekti. Üretim faaliyetlerini geri getirmeye yönelik artabilecek tarifelerin, tüketici harcama gücünü olumsuz etkileyebileceği korkusu da piyasada hissediliyor. Hayal kırıklığı yaratan ekonomik veriler ve Trump’ın politikalardaki kararlılığı, hisse senedi piyasalarında daha karamsar bir bakış açısına sebep oldu. Ancak, resesyonun kesinleştiği söylenemez.
Fed, bu yıl iki, gelecek yıl mart ayında da üçüncü faiz indirimini yapabilir
Knightley, Fed’in aralık ayındaki tahminlerini büyük ölçüde korumasını ve temel senaryonun bu yıl iki adet 25 baz puanlık faiz indirimi olması gerektiğini belirtti. İşsizlik oranının düşük olması ve enflasyonun hâlâ yüksek seyretmesi, ek faiz indirimlerine acil bir ihtiyaç duymadığını düşündürüyor. Ancak, büyüme görünümündeki zayıflığın Fed’in ekonomiye daha fazla destek sağlaması yönündeki baskıyı artırması mümkündür. Kiralardaki düşüş, konut enflasyonunu olumlu yönde etkileyebilir ve bu durum Fed’in eylül ve aralık aylarında faiz indirimine gitmesine olanak tanırken, gelecek yıl mart ayında üçüncü 25 baz puanlık hamleyi gerçekleştirmesi bekleniyor.
Ekonomik büyümeye dair endişeler artıyor olsa da enflasyon şimdilik hedefin üzerine çıkmış durumda
Commerzbank ABD Fed Ekonomisti Bernd Weidensteiner ise Fed’in mart ayı toplantısında faizleri sabit bırakmasını öngörüyor. Ekonomik büyümeye dair endişelerin artmakla birlikte enflasyonun hala hedefin üzerinde seyrettiğini ifade eden Weidensteiner, önümüzdeki aylarda Fed’in bu ikilemi nasıl çözeceğinin en önemli soru olacağını belirtti.
Weidensteiner, Trump yönetiminin agresif ve istikrarsız ekonomik politikalarının, ekonomik ortamda belirgin bir bozulmaya neden olduğunu açıkladı. Çeşitli tarife artışları olmuş ve bunların bir kısmının geri çekildiğini veya ertelendiğini söyleyen Weidensteiner, bu durumun belirsizliği artırdığını kaydetti. Şirketler ve tüketiciler üzerindeki belirsizlik, yatırım yapma isteği ve tüketici harcam