Hamas Siyasi Büro Üyesi İzzet er-Rişk, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bir yol haritası empoze etmeye çalışarak tüm dünyanın tanık olduğu anlaşmayı aksatmaya çabaladığını belirtmiştir. Rişk, Netanyahu’nun İsrailli esirlerin hayatı pahasına, kendi kişisel çıkarlarını gözeten yeni bir yol haritası dayatmaya çalıştığını, bu süreçte İsrailli esirlerin ailelerinin taleplerini de göz ardı ettiğini vurgulamıştır.
Rişk, anlaşmanın maddelerinin yerine getirilmesi ve ikinci aşamaya ilişkin müzakerelerin başlatılmasından başka bir alternatif olmadığını dile getirmiştir. Herhangi bir erteleme çabasının kaybedilen bir zaman dilimi olduğunu savunan Rişk, esirlerin hayatıyla oynamanın tehlikelerine dikkat çekmiştir. Bu bağlamda, sürecin şeffaf ve adil bir şekilde ilerlemesi gerektiğini ifade etmiştir.
Ayrıca, İsrail‘in Gazze Şeridi‘nin elektrik tedarikini durdurma kararını şiddetle kınadığını kaydeden Rişk, bu kararın Filistin halkına ve direnişine baskı oluşturmak amaçlı bir şantaj politikası olduğunu belirtmiştir. Rişk, bu tutumun, Filistinlileri gıda, ilaç ve sudan mahrum bırakma eylemi olarak değerlendirildiğini vurgulamıştır.
Rişk, “Elektriğin kesilmesi, geçişlerin kapatılması, yardım ve yakıtların bölgeye girişinin durdurulması, Filistin halkının aç bırakılması; toplu cezalandırma ve tam anlamıyla bir savaş suçu.” ifadesini kullanarak, bu uygulamaların uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Böylece, savaş koşullarında dahi temel insan haklarının ihlal edilemeyeceğini hatırlatmıştır.
İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen, dün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin elektrik tedarikini derhal kesme kararı aldıklarını duyurmuştu. Bu karara gerekçe olarak, güvenlik tehditlerini öne süren Cohen, Filistin direnişinin etkisiz hale getirilmesini amaçladıklarını ifade etmiştir. Ayrıca, bu kararın, sürdürülen ateşkes anlaşmasının 42 günlük birinci aşamasının sona ermesinin ardından geldiği de kaydedilmiştir.
Başbakan Binyamin Netanyahu, Hamas’ı esirleri teslim etmemesi durumunda “daha ileri adımlar” atmakla tehdit ederek, süreçteki sert tutumunu sürdürdüğünü göstermiştir. Bu tehditler, hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olurken, derinleşen insani krizin sonuçları da endişe verici bir hal almıştır.