CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin grup toplantısı sırasında konuştu. Özel, İsrail’in Türkiye’ye yönelik bir saldırı ihtimalinin gündeme gelmesinin ardında, kredi kartlarından savunma sanayine yaptıkları kesintiler ve yeni vergiler getirme çabalarının bulunduğunu ifade etti. Özel, şunları kaydetti:
“Asıl amaçlarından birinin halkı oyalamak olduğunu düşünüyorduk. Ama ‘cambaza bak’ derken, bu sefer halkın cebine el atacaklarmış, bu planı devreye soktular. Savunma Sanayii Destekleme Fonu’nu hayata geçirdiler. Anlaşılan o ki, ‘Tehlike büyük, İsrail Türkiye’ye saldıracak, hep birlikte savunma sanayisine destek sağlayacağız’ diye bir propaganda ile milletin cebinden para toplayacaklar. 600 TL, 100 bin lira üstü kredi kartlarından 750 TL, elektrikli araçlar ve küçük motorlu taşıtlar için MTV muafiyeti gibi sebeplerle para toplamak istiyorlar. İlk elden araçlar için 3 bin lira, ikinci elden 1500 lira, noterde gerçekleşen her işlemden 75 lira, 5 bin liralık kol saatlerinden ve askeri maksatlı olmayan dronelardan dahi vergi alacaklar. Hesaplar çabuk yapıldı. ’70-80 milyar lira’ dediler fakat mali müşavirlerin hesaplamalarına göre yalnızca beyannameler yoluyla 75 milyar lira toplayacaklar. Bunun amacı, ‘İsrail saldıracak, tehlike var. Cebimizi açmalıyız’ demek. O gizli oturumda yapılanlar, aslında bizden para almak içindi.”
Garibanın yakasından düşeceksin kardeşim
22 yıl önce tam zıttını savundular; o dönemde büyük bir deprem yaşanıyordu ve ülke zor günler geçiriyordu, buna itiraz ederek iktidara geldiler. İktidara geldiklerinde, 30 Temmuz 2003 tarihinden itibaren kredi kartı sözleşmelerini damga vergisinden muaf tuttular. 21 yıl sonra, bütün kredi kartlarının yarısından, abartı bir şekilde, her isteyene kart verip limitleri yükselten bir sistem geliştirdiler. Ve şimdi, tüm kredi kartlarından yeni bir vergi talep ediyorlar. Vergiler nereden alınır? Kazananlardan. Bankalar mı, yoksa kredi çeken vatandaş mı kazanıyor? Kredinin çekilmesi, kişinin alım gücünde değil; bankaların durumunda. Ama Türkiye’nin en büyük kârına sahip bankalar yerine, kredi kartlarıyla hayatını idame ettirmeye çalışan garibanın gırtlağına çöküyorlar. Buradan sesleniyorum, bu kredi kartlarından alınan 750 lira vergisini, eğer alacaksan, Türkiye’nin en çok kazanan bankalarından alsana! Kredi kartıyla mama, bez, ilaç alan, ocağındaki tüpü ödeyen garibana yüklenme.”
CHP Genel Başkanı Özel, TBMM’nin kapalı oturum yapmasına neden olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İsrail’in Türkiye’yi hedef alabileceği yönündeki açıklamalarını, “Hükümetin beceriksizliğini gizlemek için İsrail tehdidini öne çıkarıyor” şeklinde değerlendirdi. Özel, kapalı oturumda özellikle yeni bir bilginin gündeme gelmediğini belirtti ve ekledi:
“İsrail saldıracak ifadesinde bir tuhaflık var dedik”
“Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek, henüz üç hafta önce ekonominin iyileştiğini ve yeni vergilere yönelmeyi düşünmediklerini ifade etmişti. Ama sözlerinin ertesi günü TBMM’ye AK Parti’nin 12 maddelik bir teklif getirdiğini gördük. Bu teklifin aslında sürpriz olmadığını belirtebiliriz. 1 Ekim’de Erdoğan, Meclis’in açılışında, ‘İsrail’in iletişimindeki uluslararası vurguların ardından, ‘İsrail’in hedefi biziz’ diyerek bir açıklama yaptı. Bu açıklamayı herkes anlamlandıramadı ve burada bir tuhaflık var dedik. Durum böyle olsa bile ‘Açlık, yoksulluk ve işsizlik var ama büyük bir tehlike var; İsrail Türkiye’ye saldıracak’ mesajını vermek istiyor. Bu, yönetimdeki beceriksizliği gizlemek için gündeme getiriliyor dedik. Daha önce hatta böyle şeylerle toplumun dikkatini dağıttıkları görülmüştü. Televizyonlarda ‘Tayyip Beyin bir bildiği var’ diye tartışacaklar, eski MİT Müsteşarı ya da Dışişleri Bakanı da gizemli ifadeler kullanacaktı. Sağlam bir akıl ve cesaret sahibi olan bir milletvekili, kapalı oturumda izlediyse, ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak’ diyemez. Aksi takdirde bu güvenlik kaygısını kullanarak, iktidar konforunu yaşayacaklar.”
Bu durumu açığa çıkarmanın yöntemleri vardı. Daha önceden bilir ve bazıları unuturken, bazıları da hiç öğrenmemiş; ‘Gelir burada oturup anlatırsınız’ dedik. Kapalı oturum talep ettik, onların kaçmasına izin vermedik. Ancak talep önce onlara iki bakan gönderdi. Kapalı oturumda söylenenlerin üstüne bir bilgi vermek 10 yıl yasak ancak zaten verilen bilgiler bizim için değer taşımadığını göreceğiz. Ama bu, havanda su döverek halkı kandıramayacak bir durum. ‘Söylediğiniz şeylerden farklı bir bilgi vermezseniz, bunu açıkça anlatın’ dedik. Nitekim böyle bir şey yaşandı. Onlar ‘İsrail Türkiye’ye saldıracak’ diyemediler; etraflarından dolanarak ne bildiklerini anlattılar. Sonrasında ortaya çıktı. Şimdi Bahçeli’nin tepkisi söz konusu, Erdoğan ‘Yakıştıramadım’ ifadelerini kullandı. Fakat Sayın Bahçeli siz de oradaydınız. Çıkıp halka ‘Ben bakanları dinledim ve İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına inandım’ diyebilir misiniz? Bir MHP’li ya da bir AK Partili bunu söyleyemez. O kapalı oturumu izleyen akıl sahibi bir vekilin de bunu söyleme konusundaki tereddütü anlaşılır.”
