Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD ile Ukrayna arasında imzalanması beklenen kıymetli madenler anlaşmasının önemine dikkat çekerek, “Bu anlaşmanın imzalanması kritik önem taşıyor. Başkan Donald Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin bu anlaşmayı imzalamasını bekliyor.” ifadelerini kullandı.
Leavitt, düzenlediği basın brifinginde, mevcut ABD yönetiminin kıymetli madenler anlaşmasına verdiği öneme değinerek, bunun için Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un gezisini erteleyip bu meseleye odaklandığını belirtti. Sözcü, anlaşmanın hem ABD hem de Ukrayna için faydalı olacağını söyledi ve şöyle devam etti: “Bu anlaşma, Ukrayna’nın savunmasını finanse eden Amerikan vergilerini telafi edecek ve aynı zamanda savaş nedeniyle büyük zorluklar çeken Ukrayna ile kalıcı bir ekonomik ortaklık yaratacaktır.”
Leavitt, Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi konusunda kararlı olduğunu ifade ederek, “Başkan, kan dökülmesinin ve ölümlerin durmasını istiyor. Önceki yönetimin yarattığı karmaşayı düzeltmeye kararlıdır ve hem Rusya hem de Ukrayna için barış anlaşmaları yapmaya yönelik azmi devam ediyor” dedi. Bu yorumlar, ABD’nin uluslararası barış ve güvenliği sağlama konusundaki kararlılığını vurguladı.
ABD Başkanı Donald Trump, daha önce yaptığı bir açıklamada, Ukrayna’nın anlaşma imzalamak üzere Beyaz Saray’a bu hafta veya gelecek hafta gelmesini beklediğini dile getirmişti. Bu durum, iki ülkenin arasındaki ilişkilerin güçlenmesi ve ekonomik iş birliklerinin artırılması açısından oldukça önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
İlerleyen günlerde yapılacak olan bu anlaşmanın, hem ABD’nin stratejik çıkarlarına hem de Ukrayna’nın ekonomik yeniden yapılanma sürecine katkı sağlaması umuluyor. Anlaşmanın gerçekleşmesi durumunda, Ukrayna’nın uluslararası arenada daha güçlü bir konuma gelmesi bekleniyor. Bu da, ABD’nin, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığına olan desteğinin bir göstergesi olacaktır.
Sonuç olarak, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt’in açıklamaları, iki ülke arasında kıymetli madenler konusunda sağlam bir işbirliği ve ortak hedefler oluşturma çabalarını gözler önüne seriyor. Bu anlaşmanın sadece iki ülkenin ekonomik ilişkilerini değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi dinamikleri de etkileme potansiyeline sahip olduğu söylenebilir.